Etrafımızda ne kadar çok organik ürün var. Organik sebze meyve, organik içecek, organik giyecek, organik AT! Yani bu organik ürünlerin o kadar boku çıkmış durumda ki üzerinde organik yazmayan her şeyden tedirgin olur hale geldik. Neyse benim anlatacağım şey tam olarak bu değil.

İnternette dolanırken çok farklı haberlere denk geldim. Bunlardan bir tanesi Coca Cola'nın yeni ürünü süt olacakmış(!) bildiğiniz süt ama %50 daha fazla doğal(!) kalsiyum ve protein içerecekmiş (bkz: Coca Cola'nın sütü). Aklım almıyor.

Bir başka dikkatimi çeken haberlerden biri de gerçekçi Barbie üretime geçmiş. Birkaç yıl önce haberini görmüştüm ancak bağış topluyorlardı üretebilmek için, bütçeyi tamamlamışlar ve artık raflardaki yerini almış ve çocuklardan ve velilerden gayet olumlu geri dönüşler almış (bkz: Lammily).

Bu gelişmeler gerçekten şaşırtıyor. Her ne kadar bunlar olumlu gelişmeler gibi görünse de kapitalist dünyada kâr marjı olmayan hiçbir ürünün, hele ki büyük firmalar tarafından çıkarılan, üretilmeyeceğini bilecek kadar işin içerisindeyim. Yani yukarıda yazdığım ve bir çok benzeri olan gelişmelere bakıp "vuuhuu artık büyük firmalar bile yola geldi, ne kadar da güzel, artık çevreyi, doğayı ve insanları düşünüyorlar" diyemiyorum. Hatta aklıma direkt Marka filmi geliyor. Seyretmediyseniz bir bakın derim.



Ancak şöyle de bir şey var ki insanlık algısında bir evrilme söz konusu, bunu yadsıyamayız. Bunun da temel etmeni artık bilginin tek elden dağılmaması olarak yorumlanabilir. Şöyle anlatmaya çalışayım: Büyük firmalar sanırım bükemediği bileği öpmeye başlamış. Hala algı yönetimi söz konusu, hatta bu kadar organik düşkünlüğü bile algı yönetimleri sonucunda olmuş olabilir - Marka filminde bunu çok güzel örneklendiriyor - ancak yine de sosyal medya gibi alternatif mecralar insanların artık sadece onlara sunulan değil, kendi yönelimleri doğrultusunda bilgilere erişimi sağladığından dolayı bu yönlendirme biraz daha ağır işliyorken büyük şirketlerin bu konulara kayıtsız kalması düşünülemezdi. Hal böyle olunca da artık insanlar markalara yön vermeye başlıyor gibi hissediyorum. Bununla ilgili de Punk Marketing diye bir kitap okumuştum, tavsiye ederim.

Yani demem o ki, kapitalizm bile artık müşteri talepleri doğrultusunda evrilmeye başlamış gibi sanki. Önceki "ben üretirim, sana da o ürettiğimi zorla satarım" gibi sert söylemlerini artık gönül rahatlığıyla söyleyemiyor gibi geliyor. Ve bu da tüketici olan bizlerin, aslında piyasayı nasıl da değiştirebileceğimizin bir göstergesi. Devrim insancı sönmüş her bireyin aslında bu süreçleri incelediğinde bilinçli bir toplumsal hareketle devleri bile dize getirebildiğinin farkına varabilmesi gerekmektedir.

Toplumsal değil de ekolojik açıdan gözlemleyecek olursak da bundan seneler sonra Burger King ve McDonalds gibi şirketlerin menülerini komple vegan olarak belirleriyeceği günlerin geleceğine inanmak komik olmaz sanırım.
dahası...


Blogger tarafından desteklenmektedir.